İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.

27 Ekim 2014 Pazartesi

Masum Hayat




Zor değil mi? 

 Zihni umarsızca sebepsiz ebediyete kadar deneyimsiz yaşamak yada yaşatmak.
Hep bir parça daha zorluyoruz daha önce yaşanmamışı keşfetmek için hep bir giz sayfası aralık bırakılır hayatın bir tarafında giz kelimesini caziptir insanoğluna. Neden nasıl bir bilmecedir sessizce seni bekler o düşüp kalktığın  her adımda başka bir  bilinmeze yol aldığın zamanda.
Kolay mı sanıyorsun…
Onlarca hatta ve yüzlerce anı hüznü, umutsuzluğu, hasreti, gözyaşını bir anda ansızın silip yaşayabilmek… O deneyimleri yaşanmışlıkları içinden çığlık çığlık döktüğün gözyaşlarını mutlulukla değişebilmek. Koşullanmışlıkların çerçevesinde o hududun bir adım dahi olsa ötesine gitmek dört duvar olan o mazi perdesin aralayıp yenilgileri muzaffer bir zafere çevirebilmek.
 Gözlerinin değil, yüreğinin gördüğünü görmek! 
Ahh… Diye çekilen bir yoksun nefes artık nasırlaştığını hissettiğin bir yürekle başa çıkabilmek.
Öğrenilmiş çaresizliklere isyan-ı sükût ile baş kaldırabilmek.
Bir bilinmezi beklerken, gerçekten yaşıyorum diyebilmek.
Buğulu ve yorgun gözlerin ardında ki o geçmişi tek bir kalemde silmek.
Ne kadar zor değil mi?
Anlam yüklemeye çalıştığın hayatta kendi kifayetini bulamamak yahut tamlamasız  bedene bir tamlama yakıştırabilmek…

25 Ekim 2014 Cumartesi

Kuytu Köşelerdeki Cümlelerim…


Unutmaya çalıştıklarımı… Ertelediklerimi… Vazgeçtiklerimi…
Bir türlü tamamlayamadıklarımı tamamlamak tam olmak istiyorum.
Aradığın o her şeyi hesap yapmadan çıkar olmadan paylaşabilirim. Bugüne kadar bana anlatılmış olanlar tatmin etmiyor beni. Ardı hiç gelmeyen karanlıklara inat…
Hayatla örselenmiş duygularımı anlatmak istiyorum yavaşça.


Gülüşleri elinden alınan çaresiz çocuklar gibiyim. Varlığını bana hissettirmeni yok oluşumu inkâr etmeni istiyorum. Bütün yaşamış olduklarımın hiç biri, sanki hiç olmamış gibi.
Çok şey mi istiyorum…
Anlamı olmayan bir yaşama, yeniden bir anlam yüklemek istiyorum...
Faili meçhul, İsimsiz, tanımsız, her ne varsa son bulsun istiyorum, ilk defa Mutluluğa dokunmak onu hissetmek kaybolmayacağını bilerek yaşamak istiyorum. Yaşadığım hayat med-cezirlerim bitsin, en kuytularda herkesten ve kendimden bile sakladığım duygularımı yaşamak istiyorum.
Yaşamak isteyip de yaşayamadığımız, yahut hayal edip de hayallerinizin eksikliğini içinize gömdüğünüz oluyor mu hiç…

22 Ekim 2014 Çarşamba

Hayat Penceresi


Senden öncemde vardı biliyorsun ki ve senden sonramda olacaktır.
Biliyor musun?...
Her insanın bir köşede ve pusuda bekleyen bir karanlık odası vardır.
Yakıcı, kırıcı, narsis im bugün natamam,  kalbim, bedenim.
Bugün bu acı veren bazen gaflete sürükleyen o duyguları bastırmaya çalıştım ama ne fayda.
Acaba nereye kadar sürebilir bu lanet, aksi halim ve mutsuzluğum düşünmüyor değilim.
Bugün kâğıttan gemiler bıraktım uçsuz bucaksız bir akarsuya ve hayallerim gibi yarı yolda kaldılar masum çocuklar gibi boynum büküldü.
İnsan bu saydıklarımı yokmuş yâda olmamış gibi davranarak nereye kadar yaşayabilir
Peki…
Hayat ne kadar zorlar insanı neden bu kadar acımasızdır, neden bu kadar ağırdır, neden bir dert muskası olup boyna asılır hayat, hiç mi koşamaz birisi yâda birileri istekleri tutkuları ardından elinde uçurtması olan bir çocuk gibi nedenlerini.
Fark ettim ki birkaç metre karelik hayatım varmış neden girdiğim nasıl girdiğim hakkında inan hiç fikrim yok ilk girerken kocaman yüreğin var özgürlüğün çok yakın demişlerdi, sonra yavaş yavaş bu düşlerimde yok oldu.
Biliyor musun?...
Hayat penceremden her baktığımda yaşam biraz daha siyah beyaz seçilemez durumda büyümek bu mu? Yâda adına olgunluk dediğimiz zamanla yenilgileri, zorlukları ve o neşter yarası gibi benliğimizde taşıdığımız yaşananların izi zamanla ince sızı olup ebediyete taşıdığımız yalan mı?
O anlatılan hayatı hiç bulamadım, insan sadece o bilmediğimiz hayat penceresinin sunduğundan başka bir şey yaşayamıyor,
Şimdi karanlık odadan çıkamıyorum.
Biliyor musun?...
Hayat pencerem açılmıyor artık bir köşede yalnızlığım bir köşede benliğim bir köşede pusuya düşen hayallerim ve tam karşımda hayat pencerem.

19 Ekim 2014 Pazar

Natamam Bir Hikaye

 

Uyuşuk matmazel tadında bir mevsim
Sonbaharın son demleriydi. Kaç zamandır buradaydı son bahar  benim ve benim gibiler için sıradan bir mevsim… Hasbelkader Kahramanı olduğum hikâyeler mi daha uzundu yoksa hayat mı? Yeryüzündeki bütün hikâyeleri dinlemeye yeter mi hayat...
“Hal bu ki, hikâye yazan bizim için, bizlerden daha iyi planlar yapar ve bu planları sabırla bekleyip, sonuca varabilmemizi umar…
İnsanları, olayları, hikâyelerimizi değiştirmek bizim işimiz değildir. O yazarın işidir… Hayat bizden sadece hikâyemizi okuyup, onun verdiği repliği oynamamızı ister.
”Bazen ben yarım kalıyorum, bazen hayat yarım kalıyor, bazen yaşananlar bazen cümleler, Bazen yarına dair  hikâyelerim yarım  kalıyor...
Söyleyecek hüzünlü şarkılarım, anlatacak güzel
hikâyelerim, vardı ama son bahar geceleri içimi üşütüyor... Bundandır tüm hikâyelerimin yarım kalışı, Zamanla azalıyor hikâyelerim.  Çocukluk gibi, gittikçe kısalan. İçindeyken hiç bitmeyecekmiş gibi,  bakkaldan eve kadar biten şeker gibi...
 

11 Ekim 2014 Cumartesi

Biri & Ben




BİRİ - İnsanın kendi olabilme ihtimaline var mı ne dersin…
BEN -Düşünmek ve irade tek insanların sahip olduğu kutsal bir emanettir. Bazı ihtimaller yorar insanı, bazı ihtimaller ise ulaşılmaya çalışılanı bahşeder, insan hayatı ihtimaller ile keşif eder. Kolay olan var olanı kabul etmek, zor olan var olanı ret edip ihtimalleri denemek. Kendin olma ihtimali ise kendinde var ettiğin ihtimallerden ibaret.

BİRİ   -Yalnız kaldığını hissettin mi hiç…
BEN  -Yalnızlıkla doğar insan… Tek başına yaşanan çaresizlikler ve içinde ki hasreti büyütür insanı. Zor zamanlar sığmaz ne yazılanlara ne çizilenlere, gözler ve yürek şahittir gölgesini düşüremediğin cümlesizliklere.

BİRİ - Yaşadığımız gerçek kimin düşüncelerinde…
BEN -Aslında gerçeklerin kimde olduğunun bir önemi yok, önemli olan nelerin gerçekliği. Birilerin gerçeklerinin yerini insanın kendi gerçekleri alma ki hayatı yinelemek yerine yeniliye bilsin. Bence asıl olan kendi dünyanda var edebildiğin gerçeklerindir. İnsan sadece kendi gerçeklerini yaşayabilir.

BİRİ -Ee o zaman hayat neyi ifade eder…
BEN -Hayat illaki bir düzleme sahip olmak zorunda mı sence ya da illaki bir öğretiye sahip olmalı mı? Kesinlikle hayır… İllaki birilerinin seni yargılaması, cezalandırması bir şeyleri öğretmesi ve ödüllendirmesi asla kabul edilmeyecek bir olgu; bence, hayat beklentilere kapılmadan sorgulamadan  yalın düşüncelerin eksik kalanlarını tamamlamaktır.

1 Ekim 2014 Çarşamba

Benliğinmizde Bize Ait Olmayan Parmak İzleri


Yüreğine kulak ver. Yoksa hayatın umudu kesilir”… Senin tek yapman gereken yorulmak bilmeyen yüreğine teslim olma cesaretini göstermek!
Hâlbuki nefs henüz görmediği bir rüyanın peşinde olduğu için de, tam anlamıyla fethettiklerini düşündüklerini her şehri arkasında bırakıp, yeni bir amaca doğru ”SEYYAH” misali yola devam eder.
”Benliğimi bilmeden önce, her şeyi bildiğimi sanırdım…”

HAYAT Yürekle kaimdir… İnsan anı yaşarken kıymetini bilmediği varlığın anlamını ve gerçek kaynağını, kimi zaman yalnızlığın gölgesinde fark eder! Nefs’in vardığı bir durakta huzur bulduğunu, rahat durduğunu görmek, daha hiç bir BENLİĞE ve YÜREĞE nasip olmamıştır sanırım.
Yüreğim mi duygularıma bir anlam veriyor? Duygularım mı yüreğimdekileri yaratıyor bir karar veremiyorum. Ben de suçluyum tıpkı nefsim gibi. Yaşadığım bu çaresizlik duygusunun bana öğretilmesine izin verdiğim için…
”Keşke yaşamamış olsaydım dediklerimizi samimiyetle kendi mahkememizde yargılayıp yaşamadım diyen Pinokyo'lar bir kütükten var olduklarını da inkâr eder. ”

Düşüncelerimizle yaşamımızı nasıl etkilediğimizi fark etmeden yaşamaya devam ediyoruz... Kendimize bakıp ta görmeden, tuhaf bir duygu aslında, Kulağımıza çarpan kelimelerden, gözümüzün şahitliğinden ziyade birbirimizin yüreğinden geçenleri de duyabilir miyiz?
Dün ve daha evvelinde kim olduğunu bilmek istersen şimdi ne olduğuna bak”, bu arkanda bıraktığın yaşam kim ve ne olduğunun bir yansımasıdır.
Her hüzün, her mutluluk… Her yaşanmışlık kelimelerin ardı ardına sıralanmasıyla ifade edilemez kalem ve kâğıdın muharebesine dönüşür.

En son ne zaman benliğinle baş başa kaldın?
Sadece sen…, düşüncelerin…, duyguların….

Hatırlatma!!!

Copyright © 2010-2023 Haktan Kalay

İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz.
Alıntılanan sadece yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.
Bu blogda yer alan tüm müzik, fotoğraf ve diğer telif hakkı içeren içerikler salt tanıtım amaçlıdır.

İletişim: Email




 
Google+