Azab yoksulundur...
Ömür
insanın...
Düş
nefsindir.
Gerçek
seyyahın.
Yaşam
insanın...
Yarın
gizlidir bilinmez bir kitapta...
Hikayesi
soluksuz kaldığında anlıyor insan bir habbe Peri tozu serpilmiş bir masalda
kaybolduğunu.
İçimde
biriktirdiğim ne varsa ardımda bıraktım usulca.
Yeni
cümleler yeni tanımlar yeni keşifler arıyorum...
Ademoğlu’nun
hayat yaftasını vurduğu yaşadığı şeyler yaradan katında an diye geçer...
Her
Ademoğlu kendi nefsine düşeni yaşar ardında bir tek adını bırakır o ad da
zamanla unutulur,hudut çizgisini bilmeden görmeden yaşanır ne varsa payımıza
düşen.
Nihayetinde
soluksuz kalınca anlıyor insan Kifayetsiz sizce anlamdırdığı zaman
dilimini. Ömür denen vakit ardında bir gölge bir nefes baktığında dününe.
Nice
yaşanmışlık nice yaralar sessizce unutulur buna mutlulukta dahil.
Bir
bakarsın yaşadıkların yurdun olur ve hudutlarını çizmiş kendini yurdunu terk
etmekten korkar olarak bulursun.
Sözlerini
kıyısında kalır yaşamın yazdıkların derinliklerde saklıdır zamanı geldiğinde
rastlarsın...
Cümleler
insanın tanımıdır sözler aynası
Yazılan
masal kaderi okudukları yarını
Okudukların
yaşıyacağım anlamına gelmez sen yaşamak istemez isen yaşadıkların yazılır
masalına. Bir tutam Peri tozuna ihtiyacım var şu sıralar.
Binbir
masal anlattım kendimi şuana değin. Kaleme aldığım yazdığım çizdiğim onlarca
masalım oldu farkettim bu masallar satır aralarında kayboldum.
Bu
zamana kadar ben anlattım sen dinledim şimdi sıra sende... Hayat
Mevsimsiz
kalmış ardımda bıraktığım yaşadıklarım gölgesi çökmüş üstüme soluksuz
kaldım. Hayatı Nefissiz kalınca anlarmış insan çaresizliğini yoksunluğunu.