Gerçek dediğimiz şeylerin hangisinin bir rüyadan öte olmadığını söyleyebilirsin. Kendi yaratığımız bir hücrenin duvarlarını aşmak isterken, koşullanmalar, bir bilinmez ama aklın bize sunduğunu nimet sayarken ne yapabileceğini sorguladın mı hayatta. Kim kime dayatabilir ki nelerin ya da neyin gerçekliklerini, simyacılıktan öte bir hayatın ötesinde bir şeylerin var olduğunu.
Yaşadığımız her şeyi tek tek bir mim kimi o büyük gördüğümüz zihnimiz hatırlarken kim silebildi yaşadıklarına dair geçmişin o cam kırıkları gibi bedeninde tek tek yer eden yaraları insanlar bu var olanları silemediği gibi eski bir tozlu albüm gibi karıştırmaya devam eder.
Kabuk bağlayan yaraları yeni baştan kanatılır…
Sabahları sessiz, nefessiz bir başına olmayı iyi bilirim.
Hayatta hiç bir beklentinin çıkarının olmadan usulca yaşamak hesapsız kitapsız bir ömür istemez mi insan yok edemediğin düşünceler, fikirler ve geçmişi faili meçhul bir katil olup öldürebilseydik
Ne güzel olurdu değil mi?
İtiraf ediyorum artık kendime yaşadığımı sandığım hayatın bir hayal olduğunu sıfatlarla yada iyelik ekleri ile bir bütün olduğumu. Sürekli özgürlüğüne dem vuran bir beden olduğumu kabul ediyorum artık, aklımın almadığı sorularda takıldığı mı kimi zaman yaralarımın yarattığı korkularda boğuluyorum
Her fırsatta düşünüyorum.
Yalnızlık mı beni bu kadar yoruyor yoksa düşlerim mi?