Öğretilen yaşam böyle değildi bize yarının özlemi yitik bir köşede
kalmazdı.
Her gün yeni bir umut getirirdi… Umut çalmazdı yoksa ben mi yanlış
hatırlıyorum.
Sebep arıyorum… Sebepsizliklerde…
Eksikler içinde tamamlayacağım şeyler arıyorum… Yarım yamalak hayatta…Bir şeyleri tamamlasam bir şeyler eksik kalıyor kayboluyorum sanki kendi
içimde.
Biriktirdiğim tüm sözcükleri kaybettim hayatın içinde. Delillerim
tükendi sanki yaşadığıma dair, kaybettim ne varsa hayalleri, mutluluğu,
cümlelerimi, sözlerimi şarkıları…
Bir hayat yazılır ve birine aittir ben bulamıyorum kendi payımı. Yamalı
bir ceket gibi emanet duran ve beni boğan bana ait olmayan hayattan benim olanı
bulamıyorum.
“ Derin
cümleler yalnızlığın matemi tökezleyen duygular acının rengidir.”
Bilmediğim karanlıkta ki göçü bitmiyor lâmekân ruhumun. Zifiri kara
gecenin nefesi sarıyor her yeri bir ben kalıyorum birde nefs-i âdem, düşlerimi
özgür bırakıyorum ellerimden.
Belki de bu anlattığım benim son hikâyemdir…