Sendelediğim ve kaybettiğim içinde var olamadığım birçok hikâyem var
tıpkı senin gibi.
Bir hayli kara vakitlerim ve çizgi çizgi düşlerim oldu karaladıklarım
kalemle, zihnimin, fikrimin ve ruhumun ortak paydası olması kadar çıkarsız ve
kendimden öte bir Sebep aramadım arayamadım kendi ışığımın süzmesinde kendi
hikâyemin satir aralarında kendimi aradım...
Gün geldi vakit tam üstüme gölgesini düşürdüğüne inandığımda
kayıplarımla beraber hayallerimin de usulca yandığını fark ettim. Hayatımın
zembereğini kırıp durdurmak istiyorum o akıp giden vakti...
Anlatmak istediğim ama anlatamadığım o kadar çok şey var ki...
Gözlerini kapatıp ne kadar şey
düşleyebilirsen o kadar yaşanmış, bir o kadar unutulmuş, yazılmış, çizilmiş,
irdelenmiş ve düşlerin kadar büyük hüzünlere, hatalara, sevinçlere sahibim.
Birçok hikâyede beni bulabilirsin ama benim hikâyemi benden dinlemelisin.
Ne kadar çok beklenen ve bekleyen bilinmeyenlere sahibiz fikrin var mı?
Dedikleri gibi yoksa tarih tekerrürden mi ibarettir daima yinelenen hayatin
ardışık serüveninde yaşamaya ve anlamaya mı çalışıyoruz Riyaziye hesabına
dökersem, Beni ve bendekileri eşitsizliklere varıyorum sürekli teoride kolay
ama gerçeklerde sendeliyorum.Umutlar bengidir, yarın çorak, düşler mahcup....
Bazen akıldakiler ziyan belki günahlara varıştır. Umutlarım ağır yaralı düştüğüm savaşlardan.
Yıldızların her gece azaldığı sırat misali arkamda hiç iz olmayan ateş
ortasında öksüz kaldığım sessiz ve kimsesiz bir yol sırf kendime rastladığım
zerdali karası yollarda düşlerin o beyazını aradığım yol. Öyle bir yoldayım ki
nefsim yarınlarda takılı gözüm umutlarımı arıyor. Yol ki dünde başlayıp
bilinmezde biten. Sessizlikte ki umutların ardından bana uzak düşen.