İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.

16 Ekim 2016 Pazar

Gölgesi Kendinden Büyük

İnsanın baktığı yerden KADER, başına gelenlerdir; Adına ne derseniz deyin Allah, Yaratan, tüm varlığı ayakta tutan ve besleyen bir yaratıcı var. Bu pencereden baktığında insan KADER,  alması gereken öğretilerdir.
Bazen insan  değişmekten  korkar, bütün dünyasını belirli bir duruşu sürdürmek üzerine kurar. Tutum değişince, yollar ve rastlananlar  değişir.
Unutmadan!!!
Hiç kimsenin hikayesi, anlattığı kadar değildir!
Anlayabildiği kadar, anlatmak istediği kadar, dili döndüğü kadar anlatır insan her hikayeyi…
Hiç kimsenin hikayesi, olduğunu zannettiği kadar da değildir!
Fark edebildiğimiz kadarına, yüklediğimiz anlamı hayat sanırız…
Bizim zaman içindeki yerimiz kısa…
Umudumuz bir gün GERÇEĞE dokunmak.
Zira insan değişince kader değişir!
”Eğer aradığın gerçek ise, onu kendinden başka hiç bir yerde bulamazsın!”
Bu gölgeler  nasıl düşer  hayatımıza dersen, Elbette vesilelerle… 

24 Eylül 2016 Cumartesi

DUAM


Önce Sevdan Vardı sonra sen geldin…
Nedenini bilmediğim sol yanımın ağrısı. Oysa Rabb'im o sorunun cevabını çoktan vermiştir.
Kaderime yazılan senmişsin. Sana sen yokken sevda biriktirdim.
Elbet benim de dile getiremediğim sana ait olanlar var. Anlatmak istesem, anlatılmaz... Zaten sol yan ağrısı dile getirilemez. Getirilmek istense de kelimeler yetmez...
Gözlerini gördüm,
Yandım, yağmur yağdı, ve ilk kez sönmedim...
Ben yağmurdan daha fazla bi seni sevebildim...
Hep seni dilerken yaradandan avuçlarıma bir gözyaşımı damlattığımı söylemekten utanmıyorum. Sen benim diğer yarımsın.
Seni bekliyordum DUAM


13 Ağustos 2016 Cumartesi

Beklenenim


Bugün yanına sebepsizce gelip, sana sokulduğumda
O an sımsıkı sarıl bana.
Bugün çok ihtiyacım var kollarının beni sarmasına, parmaklarının bana dokunmasına.
Sanki senin bir parçanmışım gibi yaşamaya.
Bugün gözlerine baktığımda, susma ne olur bir şeyler söyle bana.
O an beni sevdiğini fısılda kulağıma.
Bugün çok ihtiyacım var bunu senden duymaya

28 Mayıs 2016 Cumartesi

İnsan Acıya Saplanır!

Acıyan yüreğimiz, tanıdık ve güvenli geldiği için terk etmek istemediğimiz bir ülkedir…biz başımıza gelenler değiliz… başımıza gelenlerden öğrendiklerimizdir bizi var eden.
Zaman arzularımızı, yaşadıklarımızı, kaçışlarımız ile hayatın bize sunduğu reel koşulları terazinin iki kefesine koymak zamanı… ”Mutluluğu ve Hüznü Belirleyen Yürektir!” 
Biz ne yaparsak yapalım hayat bizi dönüp dolaştırıp aynı kapılara getiriyor, aynı durumlara düşürüyor, aynı tıkanıklığı yaşatıyorsa, bir müddet bazı bahaneler buluruz;
Bu aralar kendinizi tanımlamakta zorluk çekiyoruz…
Atabileceğimiz adımı atmıyor, göreceğimiz insanı görmüyor, duymamız gereken mesajı alamıyoruz.
Yapabileceğimiz çok şey var… ama biz yapabilme ihtimalimizi sevmekle yetiniyoruz.
Bu zihinsel körlüktür!
O vakit iş olacağına, yol yürüyeceğine, insan göreceğine varır.

22 Nisan 2016 Cuma

Düş

Önceden cevaplarım vardı, şimdi ise sorularım 
Hangi düşlere düştüm, hangi düşlere düşecek,nedenlerim 
Önce yanıyorum  dirhem dirhem.
Sonra gerçek varlığımı arıyorum…
Olası olanın düşleri,
Suskunum...İçimde bir şeyler yıkılıyor.
Islak bir toprak kokusuyla uyanıyor ruhum düşten, gerçeğe.
Daha ne kadar sürecek bu;
Ne yaparsam yapayım içimdeki bir türlü doymayan açlık.
Neyi koyarsam koyayım bir türlü dolmayan boşluk.
Yüreğimde kime ait olduğunu bilemediğin, silemediğim hüznün, gözyaşlarının , kırgınlıkların, acıların izleri.
Ben yoruldum artık yaşamaktan, yaşadıklarımdan.
Sol göğüsümde hafif bir kıpırtı, ardından derin, ince bir sızı.
Biraz mutluluk istiyorum yardım et bana. 
Suçluyum...
Mutlu olma cesaretini bir türlü gösteremediğim için,
İnancımı yitirdiğim için
Kendime yaşattığım hayal kırıkları için.
Biraz hüzünlüyüm bu aralar.
İçimdeki o azaltamadığım acıları,iyileştiremediğim yaraları,
dökemediğim gözyaşlarını hissediyorum.
Olabilecekken olamamışları takılıp kalıyorum.
Keşkelerimle tükeniyorum.

1 Nisan 2016 Cuma

Yüreğim mi?


Yüreğimdeki cümleler seni  anlatsa da olduğundan,anlatılandan çok daha fazlasın. İçimdeki “SEN” mi?
Sana olan sevda uzun ve çetin bir yolculuk gibi...
Yüreğimde sana ait parmak izlerini, asla silemedim.
Bütün yollar sonunda beni sana ulaştırıyor.
Her yolun sonunda yüreğim seni bekliyor.
Pusuda sanki sürekli sana olan sevdanın gölgeleri.

Yüzleşmekten yorulduğum yüreğim, ardında bıraktıkların… ve senden sonra faili meçhul yürek...
Anladım ki…
Sevda yürekli beslenir.
Yüreğin yüreğim ,sevdan sevdam, ne bir başı var ne de bir sonu.
Herkesin bir öyküsü var, benim öyküm sensin,seni alsan  gerisinde ne ben kalıyorum ne bir öykü.
Seni sevmenin en zor olan tarafı ne biliyor musun? 
Sana olan Sevdanın Cehenneminde her gün har olup yanmak ve hiç yanmamışım gibi yaşamak.

Nasıl inkar edebilirim ki?

Yaşadıklarımızın bende kalan derin unutamadığım izlerini ...
Yine SANA uyandım bu sabah.
Bu aralar ne çok ihtiyacım var SANA...

1 Mart 2016 Salı

İki Hayat Arasında Yürek Kıyısında Bir Öykü


İnsan Yaşarken mi hayattadır, hayattayken mi rüyada?
Yaratan,yaratılanın nasıl bir sonla karşılaşacağınızı kesinlikle sezdirmiyor. Her yaşam ve yüreğin savaşı bir muzafferle sonuçlanmaz azizim…Kimi sevdiğini, kimi yüreğini, kimiyse benliğini kaybeder.
Bir can bir vuslat hikayesi.

Yaşanmışlıklarına şahit olurken, kendi hikayeni nasıl anlatacaksın! İçinde kaybolmanın çok kolay olduğu, bir hikâye yaşadıklarımız.
Hayatın rengi... Bir umut. 
Kaybedilen geri istenebilir mi? Hayat için ödenecek bedel, ne?
Hiçbir  ademoğlu insanı insan yapan şeyin yürek olduğunu, bütün var oluşun, bütün yaşamın yalnız bunun üzerine yaratıldığını anlamamıştır.

İnsan aç kalarak 50 gün, susuz 14 gün yaşar ya yüreğindekiler olmasa ömrün ne kadar?
Daha önce hiç görmediğimiz uhtelerin,düşler ile karşılaşınca, mecburen kendi hayatımızla yüzleşmek zorunda kalırız. Hayat adıyla yaftaladığımız ,bir adem  hikâyesi… Hiçbir nefs sahibi  taşıdığı kalbi ve kalbi duası ile ahenk halinde yaşamıyor. Her bir insan yüreğindekinlere temine bir halde. 
Sakın gözlerini açma! Orada KALBİN var…

Yürek, gerçekten kâğıda yazılamayan rengi tam aksettirilemeyen bir sır. Yürek hakkında yazılacak her şey bu sırdan bir habbe varsayım. Yüreğe ait yazılacak her satır,yüreğinde olanların sadece birkaçını aksettirebilir. İnsan tutsaktır hayata, gözlerin ferinde son bir kıvılcım kalmıştır.

Daima bir umut vardır, Üç nokta yan yana geldiğinde fark edilir, 
SOL YANIN…

Kimse duymasın bilmesin diye sessiz ağlıyor insan bazen. Hayat bir haldir! İnsan ancak yüreğinde olabilirse "O halin içine girebilir.

Gerçekle düş arasına düştüğün gecelerde pencere buğusuna yazılmış bir hikâye. Hayat… İnsan hikâyesi’nin içinde kendisini  arıyor, Bir çocuğun yalnızlığındayız. 
Tedirgin,ürkek ve yüreğimizdekileri Allahaısmarladık.

8 Şubat 2016 Pazartesi

Yaşadığın Neyin İzdüşümü

Şu zaman insanın en büyük zavallılığı kendine AHRAZ olması İçimizi kanatan en büyük yara. İçimizde yürek yok.İçimizde aciz var. Yüreğinde,benliğinde olan mutluluktan, bağlanmaktan, paylaşmaktan, başkalarıyla birlikte yaren seyyah olma hassalarından mahrum olması.
Karanlıksan karanlığını, bulanıksan bulanıklığını görmezsen ve bir hayatı tartarsan ancak yürek le tartılacağını,yüreğinde büyütüp sakladıklarının, hayata aksi düşmedikten sonra hiçbir anlamı olmadığını bilmiyorsan. Hakikatleri görmekten kaçıyorsun demektir.
İnsan neden cennetle cehennem arasında duran bu ateşte yanmaktan kurtarmaz kendini?
Neden mi…
Mutluluğun ne kadarı uyum ve kabulleniştir, ne kadarı hayal ve arayış bilmediğinden.
Bitip tükenmeyen bir yürek hikayesi ve darağacına mahkum ettiğin içende var olanların can kırıklarını görmezden geldiğinden.
Kendini dahi inandırdığı sahte mutluluk hikayelerinden.
Yaşam isyan ve hüsranın hikâyesidir,
Ne tuhaf değil mi,insan yüreğindeki hikayesini yaşamadıkça kaybediyor.
Bir insanın yüreğinde var ettiklerini yaşamamasının bedeli nedir, hiç merak ettin mi?
Gerçeğinle ile yüreğin  yan yana düşer sanıyorsan, insanın kendini kandırmaya yatkın doğasındandır. 
Yürek ve hayat. İkisi de başlangıç.
İkisi de son. İkisi de bilinmezliklere gebe.
İkisi de hem keder hem mutluluk. . 
Hayat yazdığı her cümlede  yüreğin ile hesaplaşmasını istiyor,
Yürek nedir, ne değildir?
Sol göğüs kafesinin altında  ne olmadığı üzerine konuşmak daha kolay da ne olduğu üzerine söylenenler hep boş sanki.

30 Ocak 2016 Cumartesi

Yürekte Kaim Olan


Ömür  bıraktığımız yerden devam eder...
Yani geçmiş ile gelecek arasında köprü olan bir andır yaşadığımız. Hayat, pek çok gözün görebildiğinden öte bir haldir.
Buradaki asli sorun baktığımız  PENCERE’dir!

Biz dünyayı hangi pencereden izlersek, gördüklerimizi de o ölçüde algılarız… Ve kendi penceremizden gördüklerimizle yaptığımızın, karşı penceredeki izdüşümü  görmek çoğu kez bize hayat hakkında bilmediğimiz ya da göz ardı etmeye yatkın olduğumuz bir gerçeği öğretir…

Bizi bu aleme düşüren zihin değildir alemleri döndüren…
Yürekte  var olandır.

”Bazen cevabı biliriz, bazen bilmeyiz, bazen güçlüyüzdür, bazen zayıf, bazen haklıyızdır, bazen yanlış, bazen aynaya bakar ve ucunu bırakıvermek isteriz hayatın, bazen ağlarız … Ama sonuçta bizler insanız. Bize düşen alçakgönüllü bir şekilde yola devam etmektir.”

Korku, kaygı, endişe, umutsuzluk gibi hisler Yürek ’ten değil nefstendir!
Bize düşen biraz gayret, biraz artsız  niyet, biraz dua…
Dualarında yüreği ile yol bulmayı dileyenin yolu şaşmaz.

Semaya  bak… Uçsuz bucaksız alemin ihtişamı altında ne kadar küçük ama ne kadar anlamlı durduğuna bak. İçindeki masum çocuğun elinden tutup , ona hayatı her şeye rağmen sevmeyi ve her şeye rağmen doğru bildiğini yapmayı, yüreğe doğru gelen yolu seçmeyi öğret.

Artık Azad et yüreğindeki çocuğu… O yolu bulacaktır.

23 Ocak 2016 Cumartesi

Sırdaş

Bazı yaralar kabuk bağlasada kanar…
Bir sır var aramızda
Yarısı senin...Yarısı benim.. "Aşkın sırrıymış bilmiyordum."
 
Yüreğim seni çok sevdi.
Aşkın gözyaşları, serin serin, sağanak sağanak, üzerimize damlıyor; bak gökyüzüne, nasılda aşk yağıyor.
Seni arıyordum… Ama dağıla dağıla. Seni bekliyordum… Ama savrula savrula.
Bu gece öyle bir özledim ki seni…
En azından şunu bil ki bu dünyada seni seven bir adam var.
 Aşkın sır hali sen.

16 Ocak 2016 Cumartesi

Ben Sana Çok Alıştım



Artık var olmayan bir geçmişle henüz var olmamış bir geleceğin arasına sıkışıp kalmış, “umut ile hüzün, korku ile cesaret arasında gidip gelen” seven bir kalbin hikayesi…
Ne kadar söz varsa aşka dair yüreğimde,Her aşk başka bir kalbin başka bir dalındaŞimdi yeniden sevmek lazım. Sen benden ,ben senden uzak günler geçti, akşamlar oldu,yürekler kesildi de yandı gittiler. Yüreğimde bir süredir unutulmaya terk edilmiş senin ve yüreğinin anlayamadığı bu sırları kime söyleyeyim?
Aslında olmayan da, olması düşlenen... Hayal gibi, bir hayale inanmak gibi, bir varmış bir yokmuş gibi…
Sakın Gözlerini Açma! Yürek ile aşk aynı yerdedir durulmaz bir özlemin peşinde ne kaldı ki gök ve yağmurdan başka?...
Bir rüya, bir hayal değil yaşadığım gerçeğin ta kendisi,hayatın ta içi.

2 Ocak 2016 Cumartesi

Yüreğinden Başka...


Sevmek belki de dünyadaki en zor şeydir.
Aşk... Yürekte mana bulmaktadır.
Yüreğimizi anımsarken, aşkla hesaplaşma denilebilecek bir yolculuğa çıkarız.
Hâlbuki bu yolculuk yürekte olanı eskitemiyor, eksiltemiyor, aşkın halleri içerisinden beliren yüreğe ait yansımalar, akleden bir kalbin diğer yarısına varmanın hikâyesidir. 

Nefs âşık olmamaya yeminlidir, yürek ise aşkı bulmaya ve son sözü hep o söyler... İki yürek ancak bir aşk eder. Aşk, hayat üzerine kurulan camdan dünya…
Ten candan, can da tenden gizli değildir. Fakat kimseye aşkı görme izni verilmemiştir.


Gönlü yakan bir ayrılık, bir aşk ateşidir.
Esasında insana ait bir dua.
Eğer yeniden sevebilseydim, sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla bir şansım olsaydı eğer... Ben benlikten uzağım ama o benlik, aşkın aksidir.
Yüreğinden Başka Gidecek Yok Yerim.



Hatırlatma!!!

Copyright © 2010-2023 Haktan Kalay

İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz.
Alıntılanan sadece yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.
Bu blogda yer alan tüm müzik, fotoğraf ve diğer telif hakkı içeren içerikler salt tanıtım amaçlıdır.

İletişim: Email




 
Google+