18 Ağustos 2015 Salı
Sensiz Ölüm Aşk
10 Ağustos 2015 Pazartesi
Eskiden
‘Eskiden’ sözcüğünün geçtiği yazılan her şeyde bir geçmişe dönüş arzusu
olur.
Kalbimizi elimize alıp gururla yürüyebilsek ve düşsek de kalkıp yola
devam etmeyi, kaybolduğumuz yollarda kendimizi bulmayı başarabildiğimiz vakit
bu kadar incitmezdi bizi eskiden kelimesi.
“Biz ne olmak istediysek onu olamadık… Daha ziyade ne için çaba
gösterdiysek onu olduk”
Her dizimizdeki yara deneyimdir… Aslında
Zor ’un karanlığında yürüyen seyyahın, geri dönüşü daha çok emek ister.
Ama büyük de bir umut yaratır! Sırf bu aydınlığa varmak için, karanlığı deneyimle
meyi seçen seyyahlar dahi vardır…
Kalbimizin karanlığı seçtiği zamanlarda ödenmesi gereken bir bedel,
yarensiz yürümekten ürkeceği yollar vardır. Kısacası, ”Yüreğinin Yolu’nu” kaybetmeyen
kimse aslında zayide değildir…
Kaybolacağım diye korkarken, ait olduğumuz yeri buluruz…
Ama insan ”Yürek Yerine Nefsi Seçer!”
Oysa hayatın senaryosu öyle keyifli
labirentlerle örülüdür ki, insan kaçarken yakalanır, yitirirken bulur,
kazanırken kaybeder… Yüreğimizde var olanlar bizi varılması gereken
kapıya bir şekilde çıkartır… Biz özümüzü arkada bırakıp, hevesimize
doğru koşarız. Bu isyan ve inkârı artırıp kaybolmak ya da cesaretimizi toplayıp
kendi gerçeğimizle yüzleşmek arasında kaldığımız araftır aslında.
Biz Ademoğulları baktığı yerde kendinde olmayan hiç bir şeyi göremezmiş...
İnsan zihniyle aldanır, yüreğiyle
anlar, seyyah olup sırata düşer ve başladığı ya da bıraktığı yere döner.
1 Ağustos 2015 Cumartesi
Bir Temenni Bir Yoksulluk
Her canın natamam
düşleri, yaşanmışlıkları hatırları vardır.
Gerçekte Ben Kimim? Beni Değerli Kılan Nedir?
Hiç bir yaşanmışlık, hiçbir can kırıklarımız, içimizdeki bize bizim kadar engel değildir. Hayat bize tam istediğimizi değilse de, bir şekilde asıl ihtiyacımız olanı getirir… Gerçek olan ne tepkilerdir, ne görünürdeki sonuçlar. Asıl olan bizim eksik olduğuna inancımızın olduğu eksiklerin gerçekten bizde eksik olup olmadığını keşfetmemiz değilmidir!
İnsan
incinmekten korkar! Ama insanın en büyük derdi, zaten gerçeğinden bihaber
olması değil midir?
Ezeli olan
zamandan bu yana devam eden öz değer sorunlarımız, sevilmek ve değerli olmak
için seçtiğimiz yöntemler, başkalarına değer verirken takıldığımız gerçekler,
benimsediğimiz natamam duygular... İnsan hayatının değerini insanlardan aldığı
tepkiler ve yaşadıklarından geriye kalan sonuçlar ile yargıladığı zaman olumlu
ya da olumsuz yönde kendine dair yansımalar düşer birer birer önüne...
Hayatın
kendini tekrar eden döngüleri vardır.
İnsanın
gözü ileriye dönük olsa da, gönlü geçmişe takılıdır...Gerçekte Ben Kimim? Beni Değerli Kılan Nedir?
Hiç bir yaşanmışlık, hiçbir can kırıklarımız, içimizdeki bize bizim kadar engel değildir. Hayat bize tam istediğimizi değilse de, bir şekilde asıl ihtiyacımız olanı getirir… Gerçek olan ne tepkilerdir, ne görünürdeki sonuçlar. Asıl olan bizim eksik olduğuna inancımızın olduğu eksiklerin gerçekten bizde eksik olup olmadığını keşfetmemiz değilmidir!
”Kalbinden başkasına UYMA Kimseyi üzmeye KIYMA Hayat seni buna zorlasa da…”
Bu
yaşananların ardında kalan ya can acıtan hatıralarımız, ya da umutla sarıldığımız temennilerimiz
olacaktır. UNUTMA!! Yürekte her ne varsa izdüşümüdür HAYAT.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Hatırlatma!!!
Copyright © 2010-2023 Haktan Kalay
İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz.
Alıntılanan sadece yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.
Bu blogda yer alan tüm müzik, fotoğraf ve diğer telif hakkı içeren içerikler salt tanıtım amaçlıdır.
İletişim: Email
İletişim: Email