İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.

18 Ağustos 2015 Salı

Sensiz Ölüm Aşk


 Aşkın zamanı, yeri yoktur “bazen insanların hayata gelme sebebi sadece aşkı yaşamaktır”. Aşk yakar, kül eder; onu taşıdığın müddetçe küllerinden yeniden doğar.
Şimdi yüreğim de ne var biliyor musun orada acı var, orada aşk var, orada kırgınlıklar var, külleri” tamamıyla sen kokuyor.

 “Gecikmiş bir gizlemi, Birikmiş bir özlemi Sakladın mı..
Gelmeyecek bir gideni, Olmayacak bir nedeni Bekledin mi.. ”

 Ne zaman ben olup yanacaksın aşkın ateşinde.
Sensiz Ölüm Aşk...

10 Ağustos 2015 Pazartesi

Eskiden


‘Eskiden’ sözcüğünün geçtiği yazılan her şeyde bir geçmişe dönüş arzusu olur.
Kalbimizi elimize alıp gururla yürüyebilsek ve düşsek de kalkıp yola devam etmeyi, kaybolduğumuz yollarda kendimizi bulmayı başarabildiğimiz vakit bu kadar incitmezdi bizi eskiden kelimesi.

“Biz ne olmak istediysek onu olamadık… Daha ziyade ne için çaba gösterdiysek onu olduk”
Her dizimizdeki yara deneyimdir… Aslında

Zor ’un karanlığında yürüyen seyyahın, geri dönüşü daha çok emek ister. Ama büyük de bir umut yaratır! Sırf bu aydınlığa varmak için, karanlığı deneyimle meyi seçen seyyahlar dahi vardır…
Kalbimizin karanlığı seçtiği zamanlarda ödenmesi gereken bir bedel, yarensiz yürümekten ürkeceği yollar vardır. Kısacası, ”Yüreğinin Yolu’nu” kaybetmeyen kimse aslında zayide değildir…

Kaybolacağım diye korkarken, ait olduğumuz yeri buluruz…
Ama insan ”Yürek Yerine Nefsi Seçer!”

Oysa hayatın senaryosu öyle keyifli labirentlerle örülüdür ki, insan kaçarken yakalanır, yitirirken bulur, kazanırken kaybeder… Yüreğimizde var olanlar bizi varılması gereken kapıya bir şekilde çıkartır… Biz özümüzü arkada bırakıp, hevesimize doğru koşarız. Bu isyan ve inkârı artırıp kaybolmak ya da cesaretimizi toplayıp kendi gerçeğimizle yüzleşmek arasında kaldığımız araftır aslında.

Biz Ademoğulları baktığı yerde kendinde olmayan hiç bir şeyi göremezmiş...
İnsan zihniyle aldanır, yüreğiyle anlar, seyyah olup sırata düşer ve başladığı ya da bıraktığı yere döner.

1 Ağustos 2015 Cumartesi

Bir Temenni Bir Yoksulluk

Her canın natamam düşleri, yaşanmışlıkları hatırları vardır.

İnsan incinmekten korkar! Ama insanın en büyük derdi, zaten gerçeğinden bihaber olması değil midir?
Ezeli olan zamandan bu yana devam eden öz değer sorunlarımız, sevilmek ve değerli olmak için seçtiğimiz yöntemler, başkalarına değer verirken takıldığımız gerçekler, benimsediğimiz natamam duygular... İnsan hayatının değerini insanlardan aldığı tepkiler ve yaşadıklarından geriye kalan sonuçlar ile yargıladığı zaman olumlu ya da olumsuz yönde kendine dair yansımalar düşer birer birer önüne...

Hayatın kendini tekrar eden döngüleri vardır.
İnsanın gözü ileriye dönük olsa da, gönlü geçmişe takılıdır...

Gerçekte Ben Kimim? Beni Değerli Kılan Nedir?

Hiç bir yaşanmışlık, hiçbir can kırıklarımız, içimizdeki bize bizim kadar engel değildir. Hayat bize tam istediğimizi değilse de, bir şekilde asıl ihtiyacımız olanı getirir… Gerçek olan ne tepkilerdir, ne görünürdeki sonuçlar. Asıl olan bizim eksik olduğuna inancımızın olduğu eksiklerin gerçekten bizde eksik olup olmadığını keşfetmemiz değilmidir!

”Kalbinden başkasına UYMA Kimseyi üzmeye KIYMA Hayat seni buna zorlasa da…”
Bu yaşananların ardında kalan ya can acıtan hatıralarımız,  ya da umutla sarıldığımız temennilerimiz olacaktır. UNUTMA!! Yürekte her ne varsa izdüşümüdür HAYAT.

Hatırlatma!!!

Copyright © 2010-2023 Haktan Kalay

İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz.
Alıntılanan sadece yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.
Bu blogda yer alan tüm müzik, fotoğraf ve diğer telif hakkı içeren içerikler salt tanıtım amaçlıdır.

İletişim: Email




 
Google+