İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.

25 Mart 2017 Cumartesi

Bir Hayat... Bir Adam... Bir Zihin... Bir Hikaye...


Hayat bize birçok yön gösterirken aslında gaybın girdabına düşmüşüzdür, biz farkında olamayız. Öyküsü sonradan yazılır alında biriken çizgilerin. Birbirleriyle kavgaya tutuşup, yine birbirlerinden medet uman insan ve hayat kendi gölgesine basmaktan korkan çocuklar gibiyiz.
Anlımızda yazılı hikayede kendimiz için yer ararken ne için yaratıldığımızı bilmeden.Kendimize rastlıyoruz.
Şimdi hikayemin hiçbir sayfasında bulamıyorum kendimi, Bu da benim yenik zaferim… Belki bir gün hikayemin aynı sayfasında rastlaşırız.
Yine tesadüf odur ki yaşananlar dün yaşandı ve unutuldu her şey suya yazılmış, şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine... Yürüyorum yollarda, kendine doğru gidebildiğin kadar. Hayatımı uzun zaman önce akışına bıraktım.
 Olmakla ölmek arası bir yerdeyim. Yetişemediğim gerçeklerin ardından. Yorgun düştü benliğim. Yaşananlar insanın kısa süren hüzünlü sessizliği.
Gözlerimde dünden kalma ince bir sızı, unutulmuş binlerce gün ve dününü solunda saklayan ben.

5 Şubat 2017 Pazar

Halen Yazılmakta Olan Bir Hikaye...


İçimiz de telaşımız, sancımız var. Bazen hikaye yaşayanı tüketir… 
İnsan aklıyla yanılır, kalbi ile anlar ve başladığı ya da bıraktığı yere döner…
Her hikaye farklı gözlerle görülen hayatın, farklı kalemlerden yazılışı demektir.
İnsan hikayesine yaşar… Gökler ise hikayenden ne öğrendiğine bakar! Ve öğrenemediğimiz her ders, bizim zor dediğimiz zamanlarda önümüze çıkar. Ancak hiç bir hikaye okunduğu gibi değildir! Hepimiz, hikayemizde yazanın ne yazdığını merak ediyoruz... Aslında insanın hikayesini sorgulamasına gerek yoktur. Zira hikayesi var’lığı ile kaimdir. 
Yaşananlar bazen yazılandan büyük gelir ademoğluna.
Lâl cümleden cümleye değil gönülden gönüle konuşmaktır. Zor zamanlarda gibiyim, çıkmazın en derininde. Anılar, vücuda nüfus etmiş kalbe işleyen hatıralar.
”Sonsuza götüren bir denizin kıyısına varmıştım. O zaman anladım ki, susmak bir cüsse işi… derin denizlerin işi. Sığ suları en hafif rüzgârlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar.. .Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli. Bazen, uzaklaşmak gerekir yakınlaşmak için… Bazen, hatırlamak gerekir hatırlanmak için… Bazen, ağlamak gerekir açılmak için… Bazen, anmak gerekir anılmak için… Bazen de susmak gerekir duymak için.”
 İnsan, her şeyi bir bedel karşılığında elde eder… 
Bazen kaybederek, vazgeçerek, geri durarak kazanır, bazen de kazanmak için yaptıklarımızla kendimizi ve değer verdiğimiz şeyleri kaybederiz. Hiç bir kazanç sonsuza dek kalıcı, hiç bir zafer sürekli, hiç bir kayıp mutlak değildir.

Kaybolacağım diye korkarken, ait olduğumuz yeri buluruz. Sarılıp sarmalanmanın ne olduğunu hatırlar kalbimiz.

Hatırlatma!!!

Copyright © 2010-2023 Haktan Kalay

İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz.
Alıntılanan sadece yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.
Bu blogda yer alan tüm müzik, fotoğraf ve diğer telif hakkı içeren içerikler salt tanıtım amaçlıdır.

İletişim: Email




 
Google+