İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.

23 Şubat 2014 Pazar

Kısacık Hikâye


Kimler yâda kim için yaşıyorsun…
Bencil olmayı hiç bilmedin değil mi?
Kendi duygularını, kendini yok saydın hep bir gerekçen vardı.

Doğru bildiklerinin bir bir elinden kayarken

Sen ne zaman kendi dünyan için savaşmaya başlayacaksın…

Başka hikâyelerin kahramanı olmaktan vazgeçip ne zaman kendi hikâyeni yazacaksın…

21 Şubat 2014 Cuma

Bugüne Kadar Hiç Kimseye Söyleyemediğin Sırlarım. Yalnız Benin Görebildiklerim, İçimde Sakladığım Yoksulluklarım, Suçluluk Duygularım, Kendime Acımalarım Kaçıp Kurtulamadıklarım.



Yalnızca benim hissedebildiklerime benden başka hiç kimsenin bana anlatamayacaklarına giden bir yolculuktayım. Arkama baktığımda ulaşmaya çalıştığım o yerden çok uzaktayım.

Bir yanda İçimdeki hesaplaşmalar, bir yanda Yüreğimden taşanlar.
Bazen;
Beni her sabah neyin uyandırdığını?
Her gün nereye doğru ve neden gittiği mi?
Bu hayatı ne için yaşandığı mı?
Düşünüyorum.
Varlığımın yaşamın bir yerinde, bir şeyleri hiç değiştirip değiştirmediğini… Adına yaşam denilen bu anlamsızlığın, tanımsızlığın bana neden verildiğini?... Düşünüyorum.
Bazen soruyorum kendime…
Hiç düşüncelerimin önüne geçebiliyor muyum?
Hep düşüncelerimin ardında mı kalıyorum.
Bazen itiraf ediyorum kendime…
Bilmediklerimin mahkûmuyum.
Bildikleriminse efendisi.
Ben adını yaşam verdiğim, bir hapishanede yaşıyorum.
Duvarlarını, kendimce kendime dair beynimde yarattıklarımla ördüğüm.

Yaşam” diye fısıldadı... Birileri kulağıma. Doğumla başlayan bilinmez bir dünya, sonunda geriye kalan ise kocaman bir boşluk… Yaşam söz konusu olduğunda acaba neden arada bir plağı değişen ama hiç durmadan aynı havayı çalan plak olmaktan öteye gidemiyorum.

İnsan, önyargısız, hiç bir kuralı, tanımı, düşü olmadığında mı daha gerçek yaşıyor. Bana, sana, bir başkasına dair zihnimde biriktirdiğim kurallar, tanımlar, ön yargılar mı beni gerçek yaşama götürüyor. Yaşam, düşüncelerimin önünde mi, yoksa düşüncelerimin ardında düşüncelerimin sınırlarında da mı var etmeliyim…

Sorun yaşamda mı?
Yoksa insanı yaşama dair zihninde biriktirdikleri sorunları mı var ediyor. Yaşam geçmişte yaşanan hazzın, düş kırıklarının, acıların, yok oluşların, başlangıçların, mutlulukların, gözyaşlarının bir anımsaması, onun tekrar var edilmesi miydi?

Yaşam zihnimin yahut bilinmezin bana, ilişkin bir tablo yaratması mı?

Hissettiklerimin, düşüncelerimin, derin yerlerine inemezken, düşsel bir şeyi yaşamaya çalışmanın nasıl bir anlamı var ki…

20 Şubat 2014 Perşembe

Düşündün mü hiç ?


Hangi sorularda tökezlediğini
Duygularının mı düşüncelerinin mi sonucu olduğunu
Yarını dünden ve şimdiki var olanlarla mı yarattığını?
Bir gün hiç bir şey düşünmemeyi başarabilir miyiz?
Hiç bir şeyi değiştirmeye çalışmadan, hiç bir beklentiye gebe olmadan, hiç bir sonuca sebep aramadan, hiç bir sıfata ihtiyaç duymadan yaşayabilir miyiz?
Sadece kendimiz olarak.
Artık bittiğimizde geriye kalan koca boşluğu kimin dolduracağını…
Düşündün mü hiç ?

4 Şubat 2014 Salı

Unutma…



Düşünceler değiştikçe gördüklerinde değişir.
Tarif edilemeyecek olan kendimizi birkaç kelime ile sınırlandırıyoruz…
Bazen,
Mutlulukla…
Sevinçlerle…
Özlemlerle…
Arzularla…
Kendimizden…

 Çok uzaklara gidiyor kayboluyoruz, kabullenmek yerine ret ediyoruz. Neyi hissediyorsan onu yaşasak olmaz mı? Her zaman ve her imdadında kolayca ulaşabileceğin bir ben var içinde ona usulca seslenmeye ne dersin…
Artık kabullen içindeki beni… Ona Bir ses versen yeter.

Hatırlatma!!!

Copyright © 2010-2023 Haktan Kalay

İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz.
Alıntılanan sadece yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.
Bu blogda yer alan tüm müzik, fotoğraf ve diğer telif hakkı içeren içerikler salt tanıtım amaçlıdır.

İletişim: Email




 
Google+