Sonbaharın rüzgârına kapılmış gibi sürekli yer değiştiriyor herşey. Bazen
insan kendini hatırlıyor kimi zaman unutuyor. Bazen özgür bırakıyor, bazen
yargılıyor, tutsak alıyor. Bazı zamanlarda gerçeklere ulaşmaya, azı zamanlarda
yalan olandan uzaklaşmaya çalışıyor.
Hayat insanlarla
besleniyor, insan umutları ile yaşadığı sevgiyle.
En nihayetinde yalan olandan uzaklaşırken kendine itiraf dahi edemediği
gerçeklere de yaklaşıyor. Aşikâr olanlara ulaşmaya çalışırken... Bazı
vakitlerde yüreğimde çalan şarkılar bir süre sonra yerini çığlıklara bırakıyor.
Yürüdüğüm sayısız yolun sadece en sonuncusu beni bana ulaştırsa da, ondan önce
yürüdüğüm tüm yollar, onu varmak istediğim asıl benliğime biraz daha
yaklaştırıyor.
Yeni bir zanna
ulaştırdığı sürece neyi yaşadığının bir önemi var mı ki…
Olmayanı olanı oldurmak, tanımsız olanı etiketlemek, bir avuç çamuru
çömlekçi edası ile şekillendiren insanın yine kendisi. Su nasıl içinde
bulunduğu kap tarafından şekillendiriliyorsa. Yaşananlar da tamamen zihin
tarafından şekilleniyor, herşey kendi üslubunda renkleniyor, şekilleniyor.
Ne tesadüf dür ki hayatın bize sunduğu…
Bütün yollar sonunda insanı aynı yere ulaştırıyor. Her yolun sonunda
insanı sadece kendisi bekliyor.