Eski dilde vuslat, dem şimdi ise zaman
ismi değişti ama yaşananlar, birikenler, yarına dair dualar, geçmişteki pay
çıkardığımız yanlışlar, doğrular değişmediler. Hep düşlemekle, istemekle,
çabalamakla tabi kılındık.
Belki de nefs adını taktığımız
bilinmeze aldandık ardına saklandık. Uzun hikâye azizim belkide olamayana
inandık. Baki bir bilmecedir hayatın içinde yarın, bilmediğimiz
rastlamadıklarımıza rastlamak kaderimizin yollarımızı kesiştirdiği her ne varsa
kapımızı aralık bırakıp bazen isteyerek bazen istemeden can konağımıza davet
ettiğimiz yarenlerle selamlaşmak ahtı vefa gösterip can kırıklarımız bir yana
bırakıp geleni kucaklamak.Hayatın ne olduğunu bilsen dahi yaşayacaklarımız var, yani göreceksin hayatın, niçin bunları verdiğini anlamaya çalışacaksın. bazen hayat, insanın özünde göremediği, görmediği gerçekleri daha çok açığa vurur…
Mevla’nın dediği gibi…
Her şeyin sırrı “Sabırdır”….
Acıya sabredersin adı”Metanet” olur…
Açlığa sabredersin ad”Oruç” olur….
İnsanlara sabredersin adı “Hoşgörü” olur…
Dileğe sabredersin adı “Dua “olur….
Duygulara sabredersen adı”Gözyaşı”olur…
Özleme sabredersin adı “Hasret olur….
Sevgiye sabredersin adı “Aşk” olur….
İzi kalır ya cümlelerin, cümlesiz kaldım ben! Kelimelerim başıbozuk şimdi. Harflerim darmadağın! Alfabeye sahip olmak yetmiyormuş meğer!
Yarım kalmış bir
hikayenin son cümlesi; Yarım kalan cümlelere rastladığımız bir
vakit. Müebbet hayat cümlesinde
tutsak kalıp rastladığımız tek kelime
“Sabırdır”….