İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.

25 Mayıs 2014 Pazar

Hayat Hücresi

 
Sonsuza kadar yaşamak… Ödül mü ceza mı?
Yâda her hikâyenin bir sonu olmasaydı... Ne olurdu
Hayatın tek hayatta kalmasına izin verdiği kurbanı olmak nasıl bir duygu biliyor musun?
Bizlerin her yerini saran bu iki kelimeyi yaşam ve yazgıyı nasıl bir hakkaniyeti sığdırıyorsun.
Hayatin gölgesi insanın üzerine düşünce hiç bir şey eskisi gibi olmaz hayatin tarifi haddimiz bile değil; yaşadıklarımız duyduklarımız gördüklerimizle hududunu çizdiğimiz bir alan sadece...
Hayat gerçekse insanın canını acıtır.
Canımı yakanlar ne biliyor musun?...

15 Mayıs 2014 Perşembe

Dert Makamı (Feryad-ı Dua)

Teşekkürler hayat… Aldıkların için... Yaktıkların için... Çaldıkların için...
Her şeyi hatırlatıp, hiç bir şeyi unutturmadığın için…
Düne dair düşüncelere dalarak, kâh hayalimde canlanan görüntülere baktırdığın için…
Dünü yaklaştıran anlar için…
Unutmak diye bir şeyin varlığına hiçbir zaman inandırmadığın için…
Hiç yer edinemediğin yüreklerden, terk ettiğin ve edildiğin tüm her şeylerden bana sığındığın için…
İnsan kanar hayata...
Sonsuzluk hevesine kapılır...
Bir kâbustan uyanır...
Gözleri bir daha asla kapanmayacak sanır...
Sadece aldanır.
 

11 Mayıs 2014 Pazar

Günah Keçisi


Biz mi bir şeyler bekliyoruz hayattan? Yoksa hayat mı bizden bir şeyler bekliyor?
Egomuz, benliğimiz bedenimizden ayırdıklarımız ebedimi gerçekten, yoksa zihnimizin uçsuz bucaksız denizinde hırsımızı, öfkemizi, beklentilerimizi, acılarımızı, mutluluğumuzu biz mi var ediyoruz bize ait denizin en bengi yerinde.
Hayat için gerekenleri biz sıralıyoruz değil mi ardı ardına, sonra olmazlarımız oluyor ve duygusal depremlere uğrayıp, egomuzla düello yapar hale geliyoruz…
Sanırım biz insanlar kendi ID’lerimizi kendimiz kodluyoruz sonra hayatla inatlaşarak muzaffer bir zafer bekliyoruz. Ve sonra kaybedince savaşta yaralıların yaralarını sarmaya çalışıyoruz, bu arada kendimizden bir parçayı daha kaybettiklerimizin listesine alıyoruz…
Neden hayatla müzakere yapıp var olanı yaşamak için çabalamıyoruz…
Kayıplardan önce insanın birçok nedenlere cevapları hazırken, yitirdiklerinin listesi kabardıkça cevapların yerini sorular almaya başlar.
Beklentiler eğer ki sonunda mutluluğa ulaşmazsa…
Yaşananların ne anlamı var” sorusu ilk oluşan sorudur zihnimizde.
Yaşananlarla beraber bu sorular uzar gider tıpkı ardımızda bıraktığımız beklentiler gibi.
Ve en sonunda o sorulardan oluşan iç dünyamızın prensi yada prensesi oluruz. Elimizdeki o sihirli değneği birilerine değdirerek “Günah Keçisi ”ilan ederiz…

2 Mayıs 2014 Cuma

Seni Anlatabilmek…

Mutluluk, tek perde bir drama olabilir mi?
Keşke bu gri, bu kasvetli kentte uzak denizlerin iyot kokularını çekebilseydin benimle birlikte ciğerlerine... Keşke hissedebilseydin benimle beraber... Keşke anlayabilseydin senden uzaklaştığımı zannettiğin anlarda aslında yaklaştığımı sana...
 Hayatta nerde ne kadar kalacağını bilmek… Gitmek kadar bağlanmamayı, bağımlı olmamayı da bilmek lazım… İnceldiği yerden kopup, yeniden toparlanmayı bilmek lazım... Kendine yetmek lazım fazlasıyla yetmek…
Kalabalık sokaklarda yürüyen dünyalar…
Birbirinden ıssız birbirinden yalnızlar.

1 Mayıs 2014 Perşembe

Bozuk Düşünceye Gözlük


Yanlış dediklerimiz mi doğru yoksa doğrularımız mı yanlış deneyimler insana öğretiyor ve zamanla çözümlenen olgular doğrular ve yanlışlar ama bazen bazıları için doğru kimileri için yanlış bu ters orantıya sahip düşüncelere hoş geldin dostum…

Sana söylüyorum evet sana bakma öyle hadi söyle ne neye göre doğru yanlışlar hangi sebeplerden yanlış.

Biliyorum zor ve bir o kadar göreceli orta yolu yok mu bu doğruların, yanlışların bu kadar zor mu? Birisine doğru gelenleri kendi gözünden yanlış olsa da kabullenmek neden illa ki yanlışlara bir bedel ödetme çabası ya da yanlış gelenlere doğruluğu ispatlama gerekliliği.
Neden duygudaşlık yapmaz insan yanlış düşünceler karşı hususi bir doğruluğu inatla ve hırsla kabul ettirmek ister neden. Kısır döngüyle tanıştırayım seni bu kısır döngü bu dostum.

Hadi bu döngülerden başın dönmeden çık bakalım.  Eee… hadi çık olmadı değil mi?
İnan ben bu ortayı bulamayanlardanım baya bir yol aldıysam da ömrümden ortada kalanlardanım.

Yalnızlığın bir insan için en büyük ceza olduğunu düşünüyorum ve biz bu varsayımlarla insanları bu en ağır cezayı verip bir anda tekrar bir şey olmamışçasına kenara çekilip vurgun duymaz bir şekilde kaldığımız yerden devam ediyoruz bize göre yanlış olan tüm kâinat için yanlış oluyor
Tüm her şeyi kendi dereceli gözlüğümüzle ne gördüysek o dur inancı ile besleyip yaş büyüdükçe tıpkı yaşımız gibi gözlüğün derecesini de büyütüyoruz.

Başkasının gözlüğünü alıp onun gözlüğünden bakmıyoruz
Çünkü;
O gözlüğün bize yakışmayacağını ve göreceklerimizin seçilemez olduğunu düşünüyoruz bu yüzden başkasının gözlüğünden bakmıyor ve o gözlüğü takmıyoruz.

      BİRDE BENİM GÖZLÜĞÜMDEN HAYATA BAKMAYA NE DERSİN!

Hatırlatma!!!

Copyright © 2010-2023 Haktan Kalay

İçerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz, alıntı yapılamaz.
Alıntılanan sadece yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde tüm hakları saklıdır.
Bu blogda yer alan tüm müzik, fotoğraf ve diğer telif hakkı içeren içerikler salt tanıtım amaçlıdır.

İletişim: Email




 
Google+