Bakıyorum…
Korkularımla yüzleşip penceremden bakıp, bağımı kopardıklarıma…
Anlayamıyorum...
Küçülen dünyanın, büyük sancılarını, değişen dünle bugün arasındakileri,
en kötüsü tanımlayamadığım yaşamımı.Masumiyetin insana en büyük hediyesi, acılarla hüzünlerle baş başa bırakıp usulca kulağına fısıldadığı bir mutluluk temennisi…
Aklımda yer eden hangi düşlere düşmüş, hangi düşlere inanıp, sonra
küsmüştüm hayata bilmiyorum.
Hayat adını verdiğim fırtına beni
bir sağa, bir sola savuruyorken. Hayatın ağır tozları ise üzerimde arsızca yer
etmişken. Sanırım aradığım cevaplar, yaşadıklarımın ardından tebessümlerimin
bozamadığı bu sessizlik anlarında gizliydi...
Herşey sanki bir alışkanlıktan, aynı yalanın tekrarından ibaretmiş gibi…
“Oysa ben… Hayatı aynı anda hem
yaşayıp, hem anlayamadım. "
0 yorum:
Yorum Gönder