Benim için ol masada kendin için affet beni…
Zaman dediğimiz şey acımasızca akmaya devam ediyor.
Gerçekleri hep unuttuk ya da unutturulduk.
Önce yaşananlarla yüzleşmeliydik aslında, adını sıfatlarla süslediğimiz
ama bilmediğimiz bir serüvenin insan adında birer seyyahıydık gerçeklerin
farkına biran olsun varamadık. Sadece kendimizi kendi masalımıza inandırdık.
Bugün şeytanın nevruzu, hüznün bayramı, sancıların arifesi…Şu yaşıma geldim hayata şudur diyemedim affet ben diyemedim seni bu hesapsızlığıma kitapsızlığıma acımasızca dâhil edemedim… Kendi yaralarımı sağaltamadım şu beni tanıdım tanıyalı kabuk bağlayan yaralarım kanadı kâh vakitli kâh vakitsiz…
Yüreğimde aklımda olanlar hep uhde oldular korktum belki senide
yaralarım diye.
Bir yol aciz benin koyulduğu dokunsan bozulacak bir efsundu rastladığın
hep hüzne matemle selamlaştığım bu viran yolun seyyahı ben seni yaren edemedim
sonu bucağı olmayan yolculuğuma.
Ben de herkes gibi yaşadığım sürece hiç durmadan yürüyeceğim hayat, ömür
adını bahşettiğimiz bu bilinmez yolda. İstesem de Kuşların geri uçamamaları gibi bende
asla düne doğru yürüyemeyeceğim.
Benim için ol masada kendin için affet beni…
0 yorum:
Yorum Gönder